Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
Mustafa Yazıcıoğlu: İşkolik,başka hiçbir özelliğim yok..Bir
de inatçıyımdır ama iş konusunda,çok inatçıyımdır hemde.Özel hayatımda değilimdir
ama,iş konusunda çok detaycıyımdır.
O zaman iş ve özel hayat diye ikiye ayırabiliyor muyuz
Mustafa Yazcıoğlu’nu? İkisini de bu yönleriyle değerlendirdiğimizde nasıldır?
M.Y : Özel hayatımda çok sakinim ben,hatta pasif bile
diyebilirim.Neden? Aslında bunun bile temeli işe dayanıyor.Çünkü çok yorucu bir
iş.Günde bazen 20 saat stüdyoda kalıyoruz.Özel hayatımda çok koşturmaca istemiyorum
o yüzden,sakinliği tercih ediyorum.
Kariyerinizdeki dönüm noktası nedir? Başarınızı nasıl
tanımlarsınız? Şans ve yetenek olarak mı yoksa her insan bu işi yapabilir mi?
M.Y : Her insan yapar
mı bilmiyorum,yapabilir gibi geliyor.Dışardan baktığım zaman yapamıyorlar.Çokta
yapılabilir bir iş değil bu.Bunun sebepleri yetenek,onun dışında çalışma
koşulları var.Çok hevesli olup,hakikaten yetenekli olup da çalışma koşulları
yüzünden vazgeçen de çok insan biliyorum.O yüzden de herkes yapabilir diyemem.
O zaman bu noktada biraz da şansın faktörü var mı? Mesela şu
isimlerle tanıştım,benim için önemli bir şans oldu ya da şu adımı atmak gibi..
M.Y : Ben şansa oturup beklenicek bir şey gibi bakmadım
hiçbir zaman.Ben kendi şansını kendi yaratanlardan olmayı tercih ettim,bence bu
öyle bir şey.Hani çok geyiktir ya hani doğru zamanda doğru yerde olmak,bunu
biraz önceden görebilmek lazım şanslı olabilmek için.
Türkiye ve yurtdışındaki müziği nasıl değerlendirirsiniz?
M.Y : Sinema açısından da müzik sektörü açısından da arada
dağlar kadar fark var.İşin müzik kısmını zaten geçtim bizde sinema olarak da
sektör yeni yeni oturuyor.İyi olucak biliyorum,iyi isimler var çünkü sektörde
iyi iş yapan,yapmaya çalışan.Biraz zamana ihtiyaç var.Çünkü yurtdışına
özellikle Amerika kıtasına baktığımız zaman sinemanın kalbi orası,Avrupa
sinemasından ayrı olarak.Orda şöyle bir durum var; herkes herşeyi yapmıyor.Bir
departman kültürü var insanlarda.Bu en balon haliyle Hollywood sektörü hadi gel
sen de bizimle çalış adamları değiller bunlar,çok yetenekli adamları
var.Teknolojisi zaten bizden çok çok üstün ve o teknolojiyi çok iyi
kullanabilen kalifiye elemanları var.Farkı aslında bu yaratıyor
bizde,bütçelerin büyüklüğü değil.Burda da çok büyük bütçeli filmler yapıldı ama
çıkan sonuca baktığın zaman aynı tadı alamıyorsun.
Türkiye’de bunu geliştirebilmek için neler yapılabilir?
Bunun için bir oluşum ya da bir dernek kuralım var mı?
M.Y : Öyle şeylere pek sıcak bakmıyorlar.Biz bunu denedik
aslında 3 sene evvel.Ama memleketi ele geçirmeye çalışıyormuşuz gibi tavırlarla
karşılaştık.Elimizde bir diploma var,yetkin insanlarız bu konuda buna
rağmen..Mesela birkaç okulda,kendi mezun olduğum okulumda da bunu denedim,film
müziği bölümü açmak istedim.Çarmıha germedikleri kaldı,bir dur bakalım buranın
düzenini sen nasıl değiştiriyorsun gibisinden.Biz de bu sefer atölyeler kurduk,hala
devam eden bir film müziği atölyemiz var.Üniversiteden kırk tane öğrenci
arkadaşım geliyor oraya,onlarla devam ediyoruz.İçlerinde çok yetenekli adamlar
var.Bu işi bilerek yapacak adamlar var içlerinde.Dolayısıyla da onlardan çok
umutluyum ben.Bir beş sene sonra göreceğiz ki sektörde eline gitar alan herkes
film müziği yapmıyor olacak.
Bir öykü üzerine müzik yapılır ya hani siz bir müziği
dinleyip üzerine öykü kurguladığınız oldu mu?
M.Y : Tam tersini yapmak mı:) Aslında yaptım bunu da film için değildi.2009’da ben ilk solo albümümü
yaptığımda insanların bana genel tepkisi şuydu; sen film müziği yapıyorsun hani
neden bununla uğraşıyorsun falan.Hikaye bazında bakarsak,kendi hayatımın
müziğini yaptım ben.Her insanın hayatı hikayelerle oluşuyor neticede.Hiçbirimiz
dünyada birşeyler yapıp da uzaya gitmiyoruz.Hepimiz dünyada benzer şeyleri
yapıyoruz.Dolayısıyla da herkeste olduğu kadar bende de hikaye var.Bunları
müziğe dönüştürdüğüm zaman albüm çıktı ortaya.Ama ortada dinledikleri şeylerin
hikayelerini kimse bilmiyor.Filmde öyle değil,biliyorsun,görüyorsun.
Peki tecrübelerinizi,anılarınızı aktabileceğiniz bir kitap
oluşturmayı düşündünüz mü?
M.Y : Bu tarz birşeye hiç yeltenmedim.Çünkü çok erken bunun
için,daha 32 yaşındayım ben.Şimdiden kitap yazarsam sonra ne yapacağım
ansiklopedi mi yazacağım:) Ama film müziği teknikleri anlattığım bir kitap hazır,bitti zaten,2015’te.
Hayatınızda zirve nokta nedir? Şunu yaptığım zaman tamamdır
gibi..
M.Y : Öyle bir şey yok.Ben kendi yaptığım müziği dinlemem.Bu
şundan kaynaklanıyor; bir işte çalışıyorsun,çalışıyorsun,günlerini,saatlerini
harcıyorsun 1.5-2 aylık bir süre aşağı yukarı bir filmin müziğini
tamamlamak.Senaryo okumasından miksajına kadar bu süreyi buluyor zaman
zaman.Tabi daha kısa süreler de var ama bu 2 aylık süre içinde o kadar
özümsüyorsun ki yaptığın işi,bir daha ona geri dönmek istemiyorsun.İkinci sebebi,arkasından
başka bir şey geliyor.Dolayısıyla bazen yaptığın şeyi dinlemeye bile vaktin
kalmıyor.
M.Y : Bilgi edinsinler.Müzik yapmak tamam bir yetenek işi
ama film müziği yapmak başka bir şey.Çok başka teknikleri var.Görüntüyü
izle,altına notaları yazla bitmiyor.Film müziğinin yüzde ellisi matematiktir.O
yüzden yurtdışında bunun için ayrı departmanlar kuruluyor,okullarda bölümler
açılıyor.
Yorumlar
Yorum Gönder